Aşk Şiirleri

Aşk Sözleri

Güzel Sözler

Seni Seviyorum

Şiir Dinle

                 

Dadaloğlu Hayatı ve Şiirleri

20 Ağustos 2013 Salı




19'uncu yüzyılda yaşadı. Asıl adı Veli. Türkmen aşıklarının önde gelenlerinden. Kul Mustafa mahlasını kullanan Aşık Musa'nın oğlu. Az da olsa eğitim aldı. Avşar beylerinden Küçük Alioğlu ile Kozanoğlu'nun yanında imamlık, katiplik yaptı. Şiirlerinde göçerlik koşullarını, döneminde orta Anadolu'da hüküm süren aşiret kavgaları ve aşiretlerin Osmanlı ile savaşlarını yansıtır. Dili Anadolu Türkmen boylarının kullandığı halk Türkçesidir. Asıl ününü kavga türküleri ile yaptı. Yüz kadar şiiri sözlü kaynaklardan derlenerek günümüze kadar ulaştı.

ASLIMI SORARSAN AVŞAR SOYUNDAN

Aslımı sorarsan Avşar soyundan

Ayrı düştüm aşiretten beyimden

Pınarbaşı'ndan da beş yüz evinen

Çıkıp da cana kıyanlardanım

Çekerim çileyi böyl'olsun bugün

Alırım mı sandın şol Kozan Dağın

Biz bir kurt idik de Bozoklu köyün

Ürkütüp sürüsün yiyenlerdenim

Dadaloğlum der de böyle olmazdım

Gördüğüm günlerin birini görmezdim

Kavga kızışınca geri durmazdım

Meydanda kardaşa kıyanlardanım

******************************************

HER SABAH SEYRAN GEZERKEN

Her sabah, her sabah seyran gezerken

Iras geldim selvi boylu fidana

Top top olmuş kirpikleri bölünmüş

Hoş benzettim samur kaşlar kemana

Al yanağın elmas m'ola kar m'ola

Capraz vurmuş düğmeleri dar m'ola

Acep mislin şu cihanda var m'ola

İnsem gitsem Hindistan'a Yemen'e

Eliftir kirpiği İra'dır kaşı

Bu güzellik sana Mevla bağışı

Arasam cihanda bulunmaz eşi

Hiç mislin gelmemiş devr-i zamana

Dadaloğlum der de, hûbların hası

Ferhat'ın Şirin'i Mecnun Leyla'sı

Aklım eğlencesi gönlüm yaylasi

Bir yel esti başımdaki dumana

******************************************

KALKTI GÖÇ EYLEDİ AVŞAR ELLERİ

Kalktı göç eyledi Avşar elleri

Ağır ağır giden eller bizimdir

Arap atlar yakın eder ırağı

Yüce dağdan aşan yollar bizimdir

Belimizde kılıcımız Kirmani

Taşı deler mızrağımın temreni

Hakkımızda devlet etmiş fermanı

Ferman padişahın, dağlar bizimdir

Dadaloğlu'm birgün kavga kurulur

Öter tüfek davlumbazlar vurulur

Nice koçyiğitler yere serilir

Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir

******************************************

YEDİ İKLİM DÖRT KÖŞEYİ DOLANDIM

Yedi iklim dört köşeyi dolandım

Meğer dünya her tarafta bir imiş

Ben dünyayi Al'Osman'ın sanırdım

Meğer dünya yüz sultanlık yer imiş

İrili ufaklı insan piç oldu

Onlar doğdu geçinmesi güç oldu

Altı Arap atı şahbaz nic'oldu

Mamur sandım yalan dünya çürümüş

Okuduğun tutmaz oldu alimler

Kalktı da adalet arttı zulümler

Terlemeden mal kazanan zalimler

Can verirken soluması zor imiş

Kulak verdim dört koşeyi dinledim

Meğer gıybetimi eden coğ imiş

Çok yaşayıp mihnet ile ölmeden

Az yaşayıp dem sürmesi yeğ imiş

Dadaloğlu'm der ki sözüm vasiyet

Benim sözümü dinleyene nasihat

Besmelesiz kazanılan piç evlat

O da dünyada ziyankar imiş

******************************************

YİNE TUTTU GAVUR DAĞ'IN BORANI

Yine tuttu Gavur Dağ'ın boranı

Hançer vurup açarlardı yaramı

Sana derim Mıstık Paşa ereni

İçindeki bunca beyler nic'oldu

Sabahaca kandilleri yanardı

Soytarılar fırıl fırıl dönerdi

Ha deyince beşyüz atlı binerdi

Sana inip konan beyler nic'oldu

Ağlayı ağlayı Dadal'ım söyler

Vefasız dünyayı şu insan n'eyler

Bir yiğidi bir kötüye kul eyler

Şimd'en sonra yaşaması güç oldu

******************************************

YÜCE DAĞ BAŞINDA KAMBER TAY OLUR

Yuce dağ başında Kamber tay olur

Korkarım ki emeklerim zay'olur

Sevda sevda derler üç beş ay olur

Bizim sevda senesini doldurur

Arkını yaptım da suyu akmıyor

Kahpe felek hiç yüzüme bakmıyor

Çok yuva bekledim cücük çıkmıyor

Boş yuva bekleyen yoz kuşa döndüm

Şu felekle bir oyuncak oynadım

Oynadım da oyunumda yenildim

Farzını kıldım sünnetinde yanıldım

Beş vakit namazı kılmışa döndüm

Der Dadaloğlum da nedip n'etmeli

Sözlerimi birem birem tutmalı

Mirasçıya kalacak malı n'etmeli

Üç beş oğlan olmadıktan gerü

******************************************

SANA DERİM HASAN KALESİ

Sana derim Hasan Kalesi sana

Alt yanında döğüş oldu, yön oldu

Yiğit olan yiğit çıktı meydana

Koç yiğitler arap ata bin oldu.

Akşamki gördüğüm şu kara düşler

Hesaba gelmedi kesilen başlar

Eyerlen atımı küçük kardaşlar

Hünkâr tarafından bize gel oldu.

Akşamınan ikindinin arası

Aldı beni şu düşmanın yarası

Ecel geldi ölmemizin sırası

Ağladı el-oba gözü kan oldu,

Dadaloğlu'm der ki belim büküldü

Gözümün cevheri yere döküldü

Üçyüz atlı ile cenge çıkıldı

Yüzü geldi iki yüzü dön oldu.

******************************************

ILGIT ILGIT SEHER YELİ ESİYOR

Ilgıt, ılgıt seher yeli esiyor

Gâvur dağlarının başı dumanlı.

Gönül binmiş aşk atına aşıyor

Bire beyler cünunluğun zamanı mı?

Aşağıdan iskân evi gelince

Sararıp da gül benzimiz solunca

Malım mülküm seyfi gözlüm kalınca

Kaypak Osmanlılar size aman mı?

Aşağıdan iskan evi geliyor

Bezirgânlar koç yiğide gülüyor

Kitabın dediği günler oluyor

Yoksa devir döndü âhir zaman mı?

Aşağıda akça çığın ötünce

Katar başı mayaların sökünce

Şahlan ferman Türkmen ili göçünce

Daha da hey Osmanlı'ya aman mı?

Dadaloğlu'm sevdası var başımda

Gündüz hayalimde, gece düşümde

Alışkan tüfekle dağlar başında

Azrail'den başkasına aman mı?

******************************************

KOŞMA

Çıktım yücesine seyran eyledim

Cebel önü çayır çimen görünür.

Bir firkat geldi ki coştum ağladım

Al yeşil bahçeli Kaman görünür.

Şaştım hey Allah'ım ben de pek şaştım

Devrettim Akdağ'ı Bozok'a düştüm

Yozgat'ın üstünde bir ateş seçtim

Yanar oylum oylum duman görünür.

Biter Kırşehir'in gülleri biter

Çığrışır dalında bülbüller öter

Ufacık güzeller hep yeni yeter

Güzelin kaşında keman görünür.

Gönül arzuladı Niğde'yi, Boru

Gün günden artmakta yiğidin zârı

Çifte bedestanlı koca Kayseri

Erciyaş karşısında yaman görünür.

Dadaloğlu'm da der zatından zatı

Çekin eyerleyin gökçe kır atı

Göçmek değil bizim ilin muradı

Ak yâre gitmemiz güman görünür.



Dadaloğlu Osmanlı Devleti'nin Anadol  Türkmenlerini iskân politikasına tepki olarak doğmuş isyanlarda yer aldığı anlaşılan tanınmış bir Halk ozanıdır. 18. yüzyılın son çeyreğinde doğup 19. yüzyılın ortalarında öldüğü bilinmektedir. Doğum ve ölüm tarihleri hakkında kesin bir bilgi olmamakla beraber eldeki kaynaklar 1785-1868 tarihlerini göstermektedir. Dadaloğlu, Güney illerinde dolaşan ve Toros dağlarında Kozan, Erzin, Payas yörelerinde yaşayan göçebe Türkmenlerin Avşar boyundandır.

Yaşamı hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımız Dadaloğlu’nun şiirleri yazılı kaynaklar aracılığıyla değil, sözlü gelenek sayesinde bugüne ulaşmıştır. Asıl adı Veli olan ve Türkmen-Avşar aşıklarının önde gelenlerinden biri olan Dadaloğlu, Kul Mustafa mahlasını da kullanan Aşık Musa’nın oğludur. Az da olsa eğitim almıştır. Daha çok Gavurdağı ve Ahır Dağı yörelerinde yaşadı. Çukurova'yı, Toroslar'ı, Orta Anadolu'yu dolaştı. Şiirlerinde göçerlik koşullarını, döneminde orta Anadolu’da hüküm süren aşiret kavgaları ve aşiretlerin Osmanlı Devleti ile savaşlarını duru ve yalın bir dille yansıttı. Dili Anadolu Türkmen boylarının kullandığı halk Türkçesiydi. Dadaloğlu Anadolu'nun halk şiiri geleneğine damgasını vurmuş en önemli sanatçılardan biri olmuştur.

Osmanlı Devleti'nin göçebe olan Avşar, Karsantı, Sırkıntı, Bozdoğan, Kırıntı, Berber, Menemenci gibi Türkmen aşiretlerini yerleşik hayata geçirmek için verdiği uğraş, yer yer başkaldırılara ve çatışmalara neden olmuştur. Dadaloğlu'nun şiirleri, yerleşik yaşama geçmek istemeyen Türkmen aşiretlerinin çığlığı ve sözlü tarihi sayılabilir.

Dadaloğlu, asıl ününü kavga türküleri ile yaptı ama duygu ve aşk konularını da aynı başarıyla işledi. Yüz kadar şiiri sözlü kaynaklardan derlenerek günümüze ulaştı. Bu derlemeleri Cahit Öztelli, Taha Toros, Haşim Nezihi Okay, Ahmet Z. Özdemir ile Saim Sakaoğlu yayınladı. Diğer 19'uncu Yüzyıl halk ozanlarından iki noktada ayrılır. Kent yaşamından uzak kaldığı için şiirlerinde hep göçerlik ortamını yansıttı. Diğer yandan yine kentte bulunmayışı nedeniyle çağdaşı halk ozanlarında sık rastlanan divan şiirine yakınlık onda hiç görülmez. Karacaoğlan'ın aşk ve doğa şiirlerindeki üstün yeteneği ile, Köroğlu'nun yiğit ve kavgacı anlatımını birleştirir.

Muharrem Ertaş ve Neşet Ertaş Dadaloğlu'nun eserlerinden faydalanmışlardır. Biter Kırşehir' in Gülleri Biter adlı türkünün söz yazarı olması, mezarının Kaman' da bulunduğunun bir ispatıdır.

Benzer Konular

0 yorum:

Yorum Gönder