<<<< Gözler Yalan Söylemez >>>>
Gözler Yalan Söylemez
Yalnız gözler konuşur, dilin sustuğu yerde,
Tek bakış yürek yakar, kimbilir neler der de,
Bir bakışın içinde ne duygular saklıdır,
Sevgi de var, nefred te, isyan, hüzün, keder de
***
Bir büyülü şaraptır, gönülleri coşturur,
Küllenmiş bir ateşi yeniden tutuşturur,
O bir sevda okudur, tam onikiden vurur,
Gözler yalan söylemez, diller bazen söyler de
Küllenmiş bir ateşi yeniden tutuşturur,
O bir sevda okudur, tam onikiden vurur,
Gözler yalan söylemez, diller bazen söyler de
Dostluk
Dostluk zor bir kavram, aşılması gereken zor bir süreçtir. Dostluğa giden o yolda bir hayli zaman tüketmiş, düşmüş kalkmış, tökezlemiş olmanız gerekir defalarca.
Gün olmuş tartışmışsınızdır belki de. Gün olmuş kavga etmiş, dövüşmüş, eleştirmişsinizdir kıyasıya. Gün olmuş çekip gitmişsinizdir sessizce… Ve nedensizce. Uzun ayrılık dönemleri, uzun yollar, yıllar girmiş olabilir araya. Öyle olsa bile… Yaslanacak bir omuz aradığınızda ilk onun siması düşüyorsa eğer usunuza, ilk onun adını anıyorsa dudaklarınız, ilk onun numarasını tuşluyorsa parmaklarınız sizden bağımsız, sizden ayrı olarak ve o her ne yaşanmış, her ne geçmiş olursa olsun aranızda o sanki hiçbir şey olmamış gibi, her zamanki gibi yumuşacık sesiyle çıkıyorsa karşınıza işte o sizin gerçek dostunuz, gerçek sırdaşınızdır. Sıkı sarılın ona. Çünkü o hatalarınızla, günahlarınızla, sevaplarınızla sizi gerçekten seven, sizi düşünen, bağışlayandır. Sizinle gülen sizinle ağlayan, yüreğinize batan kıymıkları sizinle beraber hissedendir.
Kendi adıma dostlarımı üzmemek için beni acıtan çoğu şeyi paylaşmamaya gayret ederim dostlarımla ama onlar anlar. Hele bir de küsmüşsek öncesinde. Biraz çekinerek, ürkerekten de olsa gelir kıvrılıverirler hemen yanıma kedi gibi. İzin almayı unutmadan! Bilirler bazen ters yanlarımın olduğunu) Ya da size yaptığı haksızlığın farkına varmış bir edayla. İşte o zaman o daha sormadan siz anlatmaya başlamışsınızdır bile. Anlatır… anlatır… anlatırsınız. Anlatır rahatlarsınız. Çünkü suratınızın asıklığını ve üzüntünüzü olur ya kendi üstüne alınır diye. Bunu istemezsiniz. Sonra oturup üzülürsünüz çünkü kendi kendinize. Hay dilimi eşek arısı soksaydı da anlatmaz olsaydım dersiniz. Çünkü dostunuzu acıtmak, onunda sizinle beraber üzüldüğünü görmek istemezsiniz. Hoşunuza gitmez bu. Gözlerindeki o hüznü ve acıyı görmemiş olmayı dilersiniz.
Dostluk böyle bir şey işte!.. Derin bir sevgi ve bağlılığı gerektirir. Birlikte uzun süreçler geçirmiş olmanızı gerektirir. Sessiz konuşmayı keşfetmiş olmanızı gerektirir. Bu öylesi bir şeydir ki kilometrelerce yol da olsa aranızda, dostunuzun canını yakan bir şey ince bir sızı gibi gelip yerleşiverir ansızın sol yanınıza. Hissedersiniz.
İşte bu kişi veya kişiler gerçekten çok çok önemli, çok az bulunan kişi veya kişiliklerdir hayatımızda. Özeldir. Kıymetlidir. Derindir. Yıllarcadır. Dosttur. Dostumuzdur kısaca.
Birçok yazarın şairin sanatçının kalemine, sazına, sözüne de konuk olmuş dile gelmiş, getirilmiş olan dostluk konuşunda kim ne demiş bakalım.
Mesela…
Gün olmuş tartışmışsınızdır belki de. Gün olmuş kavga etmiş, dövüşmüş, eleştirmişsinizdir kıyasıya. Gün olmuş çekip gitmişsinizdir sessizce… Ve nedensizce. Uzun ayrılık dönemleri, uzun yollar, yıllar girmiş olabilir araya. Öyle olsa bile… Yaslanacak bir omuz aradığınızda ilk onun siması düşüyorsa eğer usunuza, ilk onun adını anıyorsa dudaklarınız, ilk onun numarasını tuşluyorsa parmaklarınız sizden bağımsız, sizden ayrı olarak ve o her ne yaşanmış, her ne geçmiş olursa olsun aranızda o sanki hiçbir şey olmamış gibi, her zamanki gibi yumuşacık sesiyle çıkıyorsa karşınıza işte o sizin gerçek dostunuz, gerçek sırdaşınızdır. Sıkı sarılın ona. Çünkü o hatalarınızla, günahlarınızla, sevaplarınızla sizi gerçekten seven, sizi düşünen, bağışlayandır. Sizinle gülen sizinle ağlayan, yüreğinize batan kıymıkları sizinle beraber hissedendir.
Kendi adıma dostlarımı üzmemek için beni acıtan çoğu şeyi paylaşmamaya gayret ederim dostlarımla ama onlar anlar. Hele bir de küsmüşsek öncesinde. Biraz çekinerek, ürkerekten de olsa gelir kıvrılıverirler hemen yanıma kedi gibi. İzin almayı unutmadan! Bilirler bazen ters yanlarımın olduğunu) Ya da size yaptığı haksızlığın farkına varmış bir edayla. İşte o zaman o daha sormadan siz anlatmaya başlamışsınızdır bile. Anlatır… anlatır… anlatırsınız. Anlatır rahatlarsınız. Çünkü suratınızın asıklığını ve üzüntünüzü olur ya kendi üstüne alınır diye. Bunu istemezsiniz. Sonra oturup üzülürsünüz çünkü kendi kendinize. Hay dilimi eşek arısı soksaydı da anlatmaz olsaydım dersiniz. Çünkü dostunuzu acıtmak, onunda sizinle beraber üzüldüğünü görmek istemezsiniz. Hoşunuza gitmez bu. Gözlerindeki o hüznü ve acıyı görmemiş olmayı dilersiniz.
Dostluk böyle bir şey işte!.. Derin bir sevgi ve bağlılığı gerektirir. Birlikte uzun süreçler geçirmiş olmanızı gerektirir. Sessiz konuşmayı keşfetmiş olmanızı gerektirir. Bu öylesi bir şeydir ki kilometrelerce yol da olsa aranızda, dostunuzun canını yakan bir şey ince bir sızı gibi gelip yerleşiverir ansızın sol yanınıza. Hissedersiniz.
İşte bu kişi veya kişiler gerçekten çok çok önemli, çok az bulunan kişi veya kişiliklerdir hayatımızda. Özeldir. Kıymetlidir. Derindir. Yıllarcadır. Dosttur. Dostumuzdur kısaca.
Birçok yazarın şairin sanatçının kalemine, sazına, sözüne de konuk olmuş dile gelmiş, getirilmiş olan dostluk konuşunda kim ne demiş bakalım.
Mesela…
Şu yalan dünyaya geldim giderim
Gönül senden özge yar bulamadım
Yaralandı sinem al kanlara belendim
Elimin kanını yur bulamadım
Güzellerin zülfü destedir deste
Erenler hak için oturmuş posta
Bir zaman sağ gezdim bir zaman hasta
Hasta halın nedir der bulamadım
Pir Sultan Abdalım dağlar ben olsam
Üstü mor sümbüllü bağlar ben olsam
Alem çiçek olsa arı ben olsam
Dost dilinden tatlı bal bulamadım
***
Ötme bülbül ötme şen değil bağım
Dost senin derdinden ben yana yana
Tükendi fitilim eridi yağım
Dost senin derdinden ben yana yana
***
Bin cefalar etsen almam üstüme oy
Gayet şirin geldi dillerin dostum oy
Varıp yadellere meyil verirsen oy
Gış ola bağlana yolların dostum dostum
Pir Sultan Abdal`ım gülüm dermişler oy
Bu şirin canıma nasıl kıymışlar oy
İster isem dünya malın vermişler oy
Sensiz dünya malı neylerim dostum dost
***
Şu kanlı zalimin ettiği işler,
Garip bülbül gibi zareler beni,
Yağmur gibi yağar başıma taşlar,
İlle dostun gülü yareler beni!!!
Bir derdim var idi şimdi elli oldu,
Dar günümde dost, düşmanım belli oldu,
Ecel fermanı boynuma takıldı,
İlle dostun bir fiskesi yareler beni!!!
Pir Sultan Abdal'ım can göğe ağmaz,
Hakk'atn emrolmayınca rahmet yağmaz,
Şu elin attığı taş bana değmez,
İlle dostun attığı gül pareler beni!!!
Gördüğünüz gibi dostluk en çok acıtandır aynı zamanda.
Bir başka aşığımız Veysel’in dizelerinde ise bir dost bulamamanın vermiş olduğu kırgınlık, küskünlük ve isyan haykırıyor.
Dost Dost Diye Nicesine Sarıldım
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Beyhude Dolandım Boşa Yoruldum
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Nice Güzellere Bağlandım Kaldım
Ne Bir Vefa Gördüm Ne Faydalandım
Her Turlu İsteğim Topraktan Aldım
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Koyun Verdi Kuzu Verdi Sut Verdi
Yemek Verdi Ekmek Verdi Et Verdi
Kazma İle Dövmeyince Kıt Verdi
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Karnin Yardim Kazma İle Bel İle
Yüzün Yırttım Tırnak İle El İle
Yine Beni Karşıladı Gül İle
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
İşkence Yaptıkça Bana Gülerdi
Bunda Yalan Yoktur Herkesler Gördü
Bir Çekirdek Verdim Dört Bostan Verdi
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Havaya Bakarsam Hava Alırım
Toprağa Bakarsam Dua Alırım
Topraktan Ayrılsam Nerde Kalırım
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Bütün Kusurlarımı Toprak Gizliyor
Merhem Calip Yaralarımı Tuzluyor
Kolun Açmış Yollarımı Gözlüyor
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Her Kim Ki Olursa Bu Sırr-ı Mazhar
Dünyaya Bırakır Ölmez Bir Eser
Gün Gelir Veysel'in Bağrına Basar
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
***
Aşkımın temeli sen bir alemsin
Sevgi muhabbetsin dilde kelamsın
Merhabasın dosttan gelen selamsın
Duyarak alırım sen varsın orda
Saklarım gözümde güzelliğini
Her neye bakarsam sen varsın orda
Kalbimde gizlerim muhabbetini
Koymam yabancıyı sen varsın orda
***
Beni Hor Görme Gardaşım
Sen Altındın Ben Tunç Muyum
Aynı Vardan Var Olmuşuz
Sen Gümüşsün Ben Saç Mıyım
Ne Var İse Sende Bende
Aynı Varlık Her Bedende
Yarin Mezara Girende
Sen Toksun Da Be Aç Miyim
Kimi Molla Kimi Derviş
Allah Bize Neler Vermiş
Kimi Arı Çiçek Dermiş
Sen Balsın Da Ben Cec Miyim
Topraktandır Cümle Beden
Nefsini Öldür Ölmeden
Böyle Emretmiş Yaradan
Sen Kalemsin Ben Uç Muyum
Tabiata Veysel Aşık
Topraktan Olduk Kardaşık
Aynı Yolcuyuz Yoldaşık
Sen Yolcusun Ben Bac mıyım
Bir başka dost canlısı yüreği güzel, kendi güzel insan Haluk Levent ise zor aşk şarkısında aşkın dostluğa uzanan yolculuğunda dostluğun ne denli zor bulunur bir şey olduğundan ve öneminden söz etmiyor mu sizce de. Aradan geçen yıllar geçmiş olsa da…!
Haber saldım
Dört bir yana
Karanfiller susuz kalmış
Muhabbete dost aradım
Bu şehri periler sarmış
Bitip tükenmez sigaram
Ciğerim nefessiz kalmış
Her şey yalan olsa bile
En güzel aşk zor olanmış
Söyle bana güzel kadın
Her şey yerli yerinde mi?
Bırakıp gittiğin gibi
Deniz mavi gök yeşil mi?
Gördüğünüz gibi dostluk öyle zor bulunan bir şey ki bulunca dört elle sarılmak ve kaybetmemek için elimizden geleni yapmak gerekiyor cidden. Biz insanoğulları dostun susan dudağına bile muhtaç varlıklarız çünkü. Dostsuz, arkadaşsız yaşayamayız. Dostluklarınızın uzun soluklu ve kalıcı ve sahici olması temennisi ile. Dostlarınızın kıymetini bilin. Hele ki günümüzde…
Sağlıcakla....
Gönül senden özge yar bulamadım
Yaralandı sinem al kanlara belendim
Elimin kanını yur bulamadım
Güzellerin zülfü destedir deste
Erenler hak için oturmuş posta
Bir zaman sağ gezdim bir zaman hasta
Hasta halın nedir der bulamadım
Pir Sultan Abdalım dağlar ben olsam
Üstü mor sümbüllü bağlar ben olsam
Alem çiçek olsa arı ben olsam
Dost dilinden tatlı bal bulamadım
***
Ötme bülbül ötme şen değil bağım
Dost senin derdinden ben yana yana
Tükendi fitilim eridi yağım
Dost senin derdinden ben yana yana
***
Bin cefalar etsen almam üstüme oy
Gayet şirin geldi dillerin dostum oy
Varıp yadellere meyil verirsen oy
Gış ola bağlana yolların dostum dostum
Pir Sultan Abdal`ım gülüm dermişler oy
Bu şirin canıma nasıl kıymışlar oy
İster isem dünya malın vermişler oy
Sensiz dünya malı neylerim dostum dost
***
Şu kanlı zalimin ettiği işler,
Garip bülbül gibi zareler beni,
Yağmur gibi yağar başıma taşlar,
İlle dostun gülü yareler beni!!!
Bir derdim var idi şimdi elli oldu,
Dar günümde dost, düşmanım belli oldu,
Ecel fermanı boynuma takıldı,
İlle dostun bir fiskesi yareler beni!!!
Pir Sultan Abdal'ım can göğe ağmaz,
Hakk'atn emrolmayınca rahmet yağmaz,
Şu elin attığı taş bana değmez,
İlle dostun attığı gül pareler beni!!!
Gördüğünüz gibi dostluk en çok acıtandır aynı zamanda.
Bir başka aşığımız Veysel’in dizelerinde ise bir dost bulamamanın vermiş olduğu kırgınlık, küskünlük ve isyan haykırıyor.
Dost Dost Diye Nicesine Sarıldım
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Beyhude Dolandım Boşa Yoruldum
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Nice Güzellere Bağlandım Kaldım
Ne Bir Vefa Gördüm Ne Faydalandım
Her Turlu İsteğim Topraktan Aldım
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Koyun Verdi Kuzu Verdi Sut Verdi
Yemek Verdi Ekmek Verdi Et Verdi
Kazma İle Dövmeyince Kıt Verdi
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Karnin Yardim Kazma İle Bel İle
Yüzün Yırttım Tırnak İle El İle
Yine Beni Karşıladı Gül İle
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
İşkence Yaptıkça Bana Gülerdi
Bunda Yalan Yoktur Herkesler Gördü
Bir Çekirdek Verdim Dört Bostan Verdi
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Havaya Bakarsam Hava Alırım
Toprağa Bakarsam Dua Alırım
Topraktan Ayrılsam Nerde Kalırım
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Bütün Kusurlarımı Toprak Gizliyor
Merhem Calip Yaralarımı Tuzluyor
Kolun Açmış Yollarımı Gözlüyor
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
Her Kim Ki Olursa Bu Sırr-ı Mazhar
Dünyaya Bırakır Ölmez Bir Eser
Gün Gelir Veysel'in Bağrına Basar
Benim Sadık Yarim Kara Topraktır
***
Aşkımın temeli sen bir alemsin
Sevgi muhabbetsin dilde kelamsın
Merhabasın dosttan gelen selamsın
Duyarak alırım sen varsın orda
Saklarım gözümde güzelliğini
Her neye bakarsam sen varsın orda
Kalbimde gizlerim muhabbetini
Koymam yabancıyı sen varsın orda
***
Beni Hor Görme Gardaşım
Sen Altındın Ben Tunç Muyum
Aynı Vardan Var Olmuşuz
Sen Gümüşsün Ben Saç Mıyım
Ne Var İse Sende Bende
Aynı Varlık Her Bedende
Yarin Mezara Girende
Sen Toksun Da Be Aç Miyim
Kimi Molla Kimi Derviş
Allah Bize Neler Vermiş
Kimi Arı Çiçek Dermiş
Sen Balsın Da Ben Cec Miyim
Topraktandır Cümle Beden
Nefsini Öldür Ölmeden
Böyle Emretmiş Yaradan
Sen Kalemsin Ben Uç Muyum
Tabiata Veysel Aşık
Topraktan Olduk Kardaşık
Aynı Yolcuyuz Yoldaşık
Sen Yolcusun Ben Bac mıyım
Bir başka dost canlısı yüreği güzel, kendi güzel insan Haluk Levent ise zor aşk şarkısında aşkın dostluğa uzanan yolculuğunda dostluğun ne denli zor bulunur bir şey olduğundan ve öneminden söz etmiyor mu sizce de. Aradan geçen yıllar geçmiş olsa da…!
Haber saldım
Dört bir yana
Karanfiller susuz kalmış
Muhabbete dost aradım
Bu şehri periler sarmış
Bitip tükenmez sigaram
Ciğerim nefessiz kalmış
Her şey yalan olsa bile
En güzel aşk zor olanmış
Söyle bana güzel kadın
Her şey yerli yerinde mi?
Bırakıp gittiğin gibi
Deniz mavi gök yeşil mi?
Gördüğünüz gibi dostluk öyle zor bulunan bir şey ki bulunca dört elle sarılmak ve kaybetmemek için elimizden geleni yapmak gerekiyor cidden. Biz insanoğulları dostun susan dudağına bile muhtaç varlıklarız çünkü. Dostsuz, arkadaşsız yaşayamayız. Dostluklarınızın uzun soluklu ve kalıcı ve sahici olması temennisi ile. Dostlarınızın kıymetini bilin. Hele ki günümüzde…
Sağlıcakla....
*
Pir Sultan Abdalım Can Göye Almaz
Haktan Emir Olmasa ı Rahmet Yağmaz
Şu Ellerin Taşı Bana Hiç Degmez
İllede Dostun Bir Tek Gülü Yaralar Beni Beni
Can Beni Beni Beni Dost Beni Beni Beni.
Pir Sultan Abdalım Can Göye Almaz
Haktan Emir Olmasa ı Rahmet Yağmaz
Şu Ellerin Taşı Bana Hiç Degmez
İllede Dostun Bir Tek Gülü Yaralar Beni Beni
Can Beni Beni Beni Dost Beni Beni Beni.
0 yorum:
Yorum Gönder